gel sen uyu bu geceyi binbir türlü yalnızlıkla uzandığım yatağı tanı
dayanılacak gibi değil dalgınlığım, …
sus diyebiliyorum sadece bildiğin her şeyi sus ki duymasınlar
dayandığım yeri iyi belle bak buradan hiçliğe açılıyor kapı ve
sonrasına
başka bir şey bu, başka bir deme biçimi, başka bir mağlubiyet
başka, başka, başka!
gözlerim aklıma! gözlerim en çok ta dilime yenik düşüyor
bu pencere çocukluğuma, o sokağa ve bize hiç açılmıyor. kanıtsızım!
din değiştiriyorum, dil değiştiriyorum tekrar tekrar konuşturuyorum tanrıları
tanrıları peygamberleriyle yüzleştiriyorum. kanıtsızım!
acılarımı yaralarımla ilişkilendiremiyorum. kanıtsızım!
senden çıkıp gidiyorum bütün şu dağınıklığı üstlenerek
kısacık bir notun bile gereğini duymadan
bunun gibi bir şey sanırım demek istediğin
gel sen uyu bu geceyi
aslı olmayan masalları sahte kahramanları doldur koynuna
ve yastığa can veren kan lekesini umursama lütfen
otuz-temmuz-06
Seyit Pelitli
Bir..İki...Üç
bir bekleyişin gözleri bizimle açılacak sabaha
her şey kıpır kıpır ve sanki öncesiz
rüzgar karanlığa dolanıyor, çelimsiz…
gözlerin terliyor kendine ait çukurlarda
güzelliğimiz bağışlanabilir değil kimse kabullenmesindi zaten
büyüsünü yitirirdi o vakit suç
tanımlanırdı yalan yanlış / sıradanlaşırdı
gülüşümüz çürür
şimdi biriktiğimiz masallarda ki gibi suçlu ve muhteşem güzeliz
biliyor musun bu gece en dürüst duran şey dudakların
bir…
iki…
üç…
aynı gece içinde birkaç yüzyıl daha öpebilirdim seni